15 Mart 2009 Pazar


Ömerin güncesi ;

Ömer sessiz bir güne gürültüyle başlar. Haykırır içini dolduran isyanlarla. Bir tavaya iki yumurta kırar. Sonra oturup acılarını sardığı sigarasından dünyaları içine çeker. Ömer bugün havanın kapalı olmasına aldırmaz. Şemsiyesini alır çıkar kalabalıklar ortasına, bir simitçiden simit alır , güvercinlere bir anne gibi paylaştırır o tek simidi. Ömer bir dilenciye cebindeki son parasını verir, ondan arta kalan gülümsemeyle devam eder yoluna. Ömerin bu gün canı sıkkındır, havadan mıdır acaba? hiç sanmam! içinde depreşen bir şeyler vardır, kendisine anlatamadığı, sürekli dört nala kendisinden kaçırdığı bir şeyler. Ömer bir yetimin başını okşar, bir yaşlının koluna girer. Evine bir aşk götürür, yağmur çiseler gökyüzünden, ömer şemsiyesini bir gence verir. Yoldan geçenlere çarpmamak için yolun en kıyısından duvarlara sürtünürerek yürür nerdeyse bu sürtünmeden acıları alev alacaktır. Ömer bitap düşer oturur bir köşeye, mavi bir gökyüzü düşler. Aşkını çıkartır iç cebinden, çetelesini tutar yalnızlığın. Hesap yapar, kitap yapar bir türlü denk getiremez evdeki hesabı çarşıya. Ömer kalbinden çok uzaklaşmıştır bugün, evinden çok uzaklaşmıştır. Köşede bir sızı sarar ömeri yağmurla beraber gözyaşlarıyla ıslatmaya başlar kaldırımları. Düşünür, payına düşen yalnızlığın ağırlığını, omuzları çöker, oturduğu yerden kalkamaz olur. Vakit hayli ilerlemiştir bir ihtiyar yanaşır ömere, evlat der evlat! kalk kendine gel her şey bir sanrıdan ibaret, o kız bir sanrı, o arkadaş bir sanrı, o acıların bir sanrı, o yumurtaların bir sanrı, o yağmur bir sanrı, ömer kalk halk bir sanrı. Hadi ömer kendine gel böyle bir köşede yitip gitmemelisin, daha ödenecek faturaların var, daha okuyacak kitapların daha ağlayacak acıların var ömer. Daha unutman gereken biri var. Kalk ömer burada böyle eli kolu bağlı oturamazsın.

Ömer hadi kalk artık öğlen oldu.
Ömer uyanır yüzüne vuran güneşe gülümser.
Ve iç cebinden bir tutam tebessüm dökülür
Yüreğinde kocaman bir hiçle
Günaydın der sadece kendisine.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Ömer'in yüreğini kavuran acılarına selamlar. Ey kutsal ağrı ey...
Ey kutsal ağrı sensin bizi hiçlik kuyularına 'bırakan'... Hiçliğimizi duyumsatan bize, bizi kalbimizin saklı köşeleriyle tanıştıran... Herşeye rağmen Ey kutsal ağrı Ey... acıtsan da yaksan da yıksan da eyvallah... senden öğrendik ne öğrendikse senden öğrendik aşktan bir kuşku kazandıksa da... Ey unutuş kapat kapılarını artık ardına kadar... 'Bir acı yakıldıkça sevilmeli'...

hmalkan dedi ki...

Hocam seni MSN'de bi kaç dakkadır bekletiyor olmamın nedeni bu yazıydı. Bunu okuyordum, kusura bakma:)

Yazı hoş olmuş!

Adsız dedi ki...

Kocaman bir ''hiç''olsada hayatımız her sabah yeniden başlamak zorundayız aynı hiçlikle.Koşmak gerekk yoruldum demeden koşmak..unutmuşluğa ve yokluğ(un)a...Bu dünyada unutulmuşluk olur adı yada giden..Kaç sene eder ki bir hayat..Kaç yıl çalabilirlerki gidenelri...SONSUZLUĞA HAZIRLANMANIN VAKTİ...

ömer yusuf dedi ki...

yorum için yürekten EYVALLAH...