29 Haziran 2010 Salı

mfa/ SIR


Dün gece seni sordular Cancağızım!
Kıpırdamadı dudaklarım. Lal oldu dilim. Buz tuttu göz kapaklarım. Bir adım ötesini göremedim. Kader miydi bu? Rumi’nin deyimiyle “Kader geldiği an bilgi dağarcığı anında kesilir.”
Rabbim! Oyun olan bu dünyada oyuncak kılma beni.
Dün gece seni sordular Azizim!
Karanlık sema yığıldı omuzlarıma. Mehtap, ışığını vermedi alnıma. Rüzgâr serinliğini çekti bedenimden. Samanyolu hiç durmamıştı o ana dek. Sadece yıldızlardı sırrımı saklayan ve benden emin olan.
Rabbim! Boş olan bu dünyada boşlukta koyma beni.
Dün gece seni sordular Üstadım!
Gece ile başlarken yaşama alt üst ettiler yaşamımı. Dinlenme kılınan sessiz bir gecede sır terlerim düşmesin diye çırpındım. Dokunamadım kalbime; sığmayacaktı avuçlarıma hissedebiliyordum.
Rabbim! Geçici olan bu dünyada amelimle kalıcı eyle beni.

Dün gece seni sordular Hemhalim!
Tutuldu nefesim. Verildi emir; ismim yükseldi sema katlarına. Sandukamda şimdi sırrım. Kefenimde gizli ilmik ilmik dökülen terlerim. Duyabildi isen toprakta yankılandı ismim.
Rabbim! Süslenmiş bu dünyada kendim olmayı nasip et bana.

Dün gece seni sordular Kalbim!
Boynum bükük sağ tarafıma yatmışken kırılmadı hislerim. Parmak uçlarımda bitmişlik titremesi duymadım. Üstümde gezenlere inat çözmedim çehremdeki düğümü. Bir çocuğun gözlerinde gördüm kıyameti.
Rabbim! Tatmin olunamayan bu dünyada aç eyleme beni.
Dün gece seni sordular Ruhum!
Efendi’mden(cc) bir emirdir diye çağlara haykırdım. Güneşin dürüldüğü, dağların yürütüldüğü, denizlerin kaynatıldığı, cehennemim alevlendirildiği, cennetin yaklaştırıldığı zaman seni kimselere vermedim ruhum.
Âdem ile Havva nın buluştuğu tepede büründüm örtüme. Her canlının kendi derdine düştüğü anda köşe bucak saklayacak yer aradım senin için. Ruhların eşleştirildiğinden haberi olup da her şeyin apaçık ortada olduğunu kestiremeyen zavallı akıl. Sen, ilk günahımı işlediğimde saklayamadığım yerdesin. Rabbim! Kuytu köşelerde unutulan ruhlardan uzak tut beni.

Dün gece sırrımı sordular. Yıldızlara döndüm tereddütsüzce… Uzun bir yolculuğa çıkarcasına… Her kendisine hikmet verilenden sırrı sordum…
Havva âdeme yaklaşırken, nefsine ilişip sırrın ilk harfini sordum ona. Âdem ilk günahla tanıştığında masumiyeti anlat dedim bana. Kabil ilk kanı akıtmadan, Habil e seslendim uçurumun kenarında. İkinci devir başlamadan dev dalgaların arasında; sırrı fısılda diye gittim Hz. Nuh un yanına. Putlar balta ile yok edildiğinde Hz. İbrahim’ in ilah sorgusundaydım. Keskin bıçağın ucundaydım Hz. İsmail’den sadakatteki sırrı beklerken. Hz. Yakup’un gözyaşlarında boğuldum. Kıskanç kardeşlerin hasedinden sıyrılıp Kenan ilinde uzlete çekildim. Züleyha tutulmuşken bir tutkuya arındırdım kendimi mecazdan. Hz. Yusuf’a zindanında yorum hakkı verilmişken; sırrın tanımını yap dedim haberci gelmeden. Belkıs şaşkınlıktan eteğini toplarken, billur bahçenin içinde sırrı merak ettim. Kavmi sapıtmışken, Hz. Lut’ un yanında bir sesin sırrı nasıl sakladığına şahit oldum. Hz. Musa ile çölde kırk yıl Hızır’a hazırlandım. Münzeviliğin en doruğunda bir balığın karnında Hz. Yunus ile sırrı aramaya koyuldum. Bilgisizce sorulan sorulardan kurtulup Hz. Salih’in rahlesine koştum. Firavunun yanında Hz. Şuayb’den yana olup “sır sende al beni yanına” dedim. Hz. Eyüp kıvranırken elemli imtihan ile yalvardım Allaha “sırrı bir suda sakla” diye. Yükselmeden Hz. İsa’nın ruhu; tut elimden sırrı ver dedim. Nil nehri yarılmadan Hz. Musa’nın asasıydım. Hızır ile birlikte seyahat ettim uzaklara. Sırrı sen bilirsin bana sırını söyle. Efendim(sav) Sen hicret ederken sadık bir dost ile adımlarınızda aradım hakikati. Bir hüzün gecesi yükselirken Rahmana kapına araladım hislerimi. Kavuşurken Sevgiline Sen öğrendim dile geldim:
“Açmadan huzur boşluğunu aç sırrın kapılarını diye söylendim.”

Dün gece seni sordular Hemhalim /İsmimde gizlidir halim
Ne şüphe ne gam ne sevinç /Hayatta ne varsa /Benim halim.

MFA

2 yorum:

Adsız dedi ki...

sen ilk günahımı işlediğimde saklayamadığım yerdesin...boş olan dünyada boşluktasın....

mfa dedi ki...

kim olduğunu bilmiyorum fakat gerçek şu ki yazılarda ayna misali gibidir herkes gördüğünü söyler... herhalde kendi boşluğunuzu dile getiriyorsunuz...