25 Kasım 2008 Salı

ÖMER YUSUF CAN/BOŞLUK


ağıt güzel vakitlerindendir
estağfirullaaaaah ve işte böyle uzatarak
kalbim aç
etim yanık
.......
dilini tut aklını kravatın gibi çöz at
şimdi bir damla gözyaşı bir iri yahut
c.zarifoğlu



Gözlerini boşluktan alıkoydu bir an. Elinde tuttuğu çayın soğuduğunu farkına vardı sonra. Soğuyan çayla beraber soğumuştu tüm vücudu. Bardaktaki çayı diğer bardağa boşalttı ve sobanın üzerindeki çaya yöneldi. Kaynamaktan altında su kalmamıştı neredeyse. Bir bardak daha çay çıktı çaydanlıktan. Şekerini koydu ve yudumlamaya başladı çayını. Az önce boşlukta asılıyken düşündüklerini düşünmeye çalıştı yada düşünmediklerini. Bir bardak çay soğuyana kadar acaba o boşlukta neler olmuştu. İkindi ezanları okunmaya başladı bu sırada. Elindeki çayı hızlı hızlı bitirmeye gayret gösterdi. Medresenin kapısını kapadı avluda güvercinler rızıklarının peşindeydi. Onları ürküttüğü için içine bir sızı yerleşti. Mescidin bir köşesine geçip namazın sünnetine niyet etti ve namaza durduğu andan itibaren yine o boşluğa takıldı gözleri. Namazda ne okudu kaçıncı rekattaydı hiçbirini bilmiyordu. Selam verdi ve farz için saf tutan cemaatin arasına sıkıştı. Namaza durdu. Namazda bir şeyler düşünmemek için çabaladı kimin huzurunda durduğunu geçirdi aklından. Şeyhi geldi gözlerinin önüne. İlk ders alışı ilk tövbesi ilk boşluk ilk günah. İlk gözyaşı. Namaz bittiğinde odasına yöneldi ailesinden ayrıldığından beri dergahın bu küçük odasında kalır dergaha gelenlere hizmet ederdi. Kendini dergaha adamıştı. Eski arkadaşları bunu enayilikle ifade ediyorlarsa da bu onun için nefsini ezmenin bir ifadesiydi. Şeyhi ona hizmet nimettir dediğinden beri dergaha gelen en ufak bir çocuğa bile hizmette kusur etmezdi. Odasına çekildiğinde namaza gitmeden önce sobanın üzerindeki çaydanlağın altına su koymuştu kaynadığını fark etti ve bir bardak çay daha koydu kendine. Sonra yine boşluk git gide büyüyen boşluk. Onu ellerinden tutup eskiye götürmişti. Ailesinin yanına o günlere o telafisi zor günlere. O irin kokan, cıvık, adeta heryerine sıvaşmış günahın çepeçevre sardığı günlere. Hidayeti veren Allaha şükretti çayını yudumlarken. Eğer o olmasaydı o elinden tutmasaydı. O kabul etmeseydi. Şimdi kimbilir hangi günahın ortasında acılarla mutlu olduğunu düşündü fakat içini kemiren acılarla baş başa olacaktı. Gözleri nemlendi. Ağlayamasanız da ağlar gibi tavır takınınız hadisini düşündü gözlerinden yaşlar hücum etti etine. Ağlamanın nasıl bir nimet olduğunu düşündü. Gözlerinden sızan yaşların kalbini nasıl yumuşattığını kime nasıl anlatabilirdi. Çayını bitirmiş. Yerinden doğrulmuş ve kütüphanesine doğru adım attı bugün okuması gereken cüzünü okumak için kuranını aldı rahleye koydu ve önüne diz çöktü. Okumaya başladı .
Taha
Biz kuranı sana mutsuz olasın diye indirmedik.
Ancak korkan kimselere bir hatırlatma olarak.
Yeri ve yüce gökleri yaratandan bir iniş olarak.
Rahman arşa yerleşti
Göklerde ve yerde ve ikisi arasında ve nemli toprağın altında ne varsa,ona aittir.
Ve sen sesini yükseltsende!...çünkü o gerçekten gizliyi bilir ve hatta en saklısınıda.
Cüzünü tamamladı. Eline tesbihini aldı ve gözlerini kalbine gömerek ve tesbihini kalbibin üzerine sererek en derinlerden seslendi rabbine estağfirullahhhhhhh… boşluk bomboş kalmıştı şimdi.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

kadim dostum! bu hikayeni tekrar okuduğumda gerçekten ama gerçekten yüreğimde bir sızı hissettim geçmiş aklıma gelip geleceğe nasıl bakmam gerektiğini anladım. iyiki varsın ve benim dostumsun.

Adsız dedi ki...

okumaya başladığımda içimden bişyler kopar gibi oldu..ama içimden bişeylerin kopması bile okumamı engelleyemedi.okudukça okudum çok sevdim bi daha okudum..bu kadar çok sevmemin sebebi belkide yazıda kendimden çok şeyler bulmamdandır..yüreğine sağlık selametle.. zekeriyya gültekin

ömer yusuf dedi ki...

kadim dostum!bir dostu kadim kılan ne varsa ona dair seviyorum seni birlikte daha nice güzel şeye imza atmak dileğiyle elif,açelya ve yağmur adına teşekkürler....zekeriyya abi senin yorumun içinde teşekkür ederim