27 Mayıs 2009 Çarşamba


Mayıs sayısını Necip Fazıl'a ayıran Yeni Dünya Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mahmut Bıyıklı ile özel sayıyı ve Necip Fazıl'ı konuştuk...

Yeni Dünya Dergisi Mayıs sayısında Necip Fazıl sayısı hazırladı. Sizi bu sayıyı hazırlamaya teşvik eden temel sebep ne oldu?
Tıpkı insanlar gibi toplumların da ruhunun ve nefsinin önünde yürüyen önder ve önder taslakları vardır. Nefislerin önünde yürüyenler kanaat, ruhların önünde yürüyenler ise icraat önderleridir. Hakiki Önderler, milletlerin ortak hafızasını temsil ederek geçmişi şimdiye taşımak, dolayısıyla kahramanlık ruhunu diri tutmakla vazifelidirler. Onlar, kendilerini ve cemiyetlerini aşarak mutlak üstün ve aşkın olanda yeniden var oldukları için toplumlarını da, önce nefislerini, sonra zamanı ve mekânı aşmaya davet ederler. Onlar, "içinden çıktıkları toplumun özlem ve tutkularını dile getirirler."

Yeni Dünya Dergisi, hakikatin tarafında olmayanın "tarafsız" unvanıyla tebcil edildiği bir dünyada Hz. İbrahim'in ateşine su taşıyarak safını belli eden asil karınca gibi, gözünü hedefinden ayırmayarak icraat önderlerinin asil ve muhteşem hayat mücadelelerini derin hassasiyetli okuyucusuyla paylaşma derdinde. Bu sebeple mayıs sayımızda dergimizin ve yüreğimizin sayfalarını,

"Bize kalan aziz borç, asırlık zamanlardan;

Tarihi temizlemek sahte kahramanlardan..."

Diyerek hayat mücadelesini özetleyen, yaşayarak yazan ve yazdığını yaşayan som bir şaire, hâlis bir yüreğe, Necip Fazıl Kısakürek'e ayırdık. Zira çok sevilen az okunan bir "üstad" oluşturulması tehlikesine karşı onun daha çok okunmasına yönelik vurgu yapmak istedik. Zira milletimizin geneline sorduğumuzda en sevdiği şair yazar olarak Necip Fazıl'ı söyler ama üstadın kitaplarını eline almamış kahir ekseriyet var bu kitlenin içinde.

Necip Fazıl'ın edebiyatımız ve fikir dünyamız için öneminden bahseder misiniz?
Necip Fazıl, öncelikle, heybetli, gür sesli ve en mühimi öyle veya böyle sesini cümle hâziruna dinleten bir insan. Edebiyat ise, insanlığa söyleyecek sözü bulunan ve sesini geniş kitlelere duyurmak kaygısında olan sözcü-insanlar için verimli bir zemin! Hele edebiyatın "şiir" tarafına dokunanların sesi, daha bir "dokunaklı" oluyor. Nesirden kaçabilirsiniz, fakat şiirin hakikisinden kaçmak zordur. Sizi tatlı diliyle cezp eder ve kendisine bağlar. Hakikaten Rabbani ilham ile konuşmalarına izin verilmiş "evliya-i izamı şuara-yı benâm" olan bir irfan neslinin evlatlarıyız elhamdülillah. Bir Hz. Fuzuli'ye bakın! Haza veli ve haza şairdir! "Şiir, vahyin altında durur" derler. Bu, kendini kıyamete kadar doğrulamaya devam edecek bir sözdür. Şiir alanından gidecek olursak Üstad için, Mehmet Âkif ve Sezai Karakoç ile birlikte özerk bir üniversite diyebiliriz. Onun külliyatını özümseyerek, hazmederek okuyan bir genç, hayatın anlamını, kendisinin bu hayat ummanı içindeki yerini ve hayatına nasıl yön vereceğini rahatlıkla bulabilir. Kendisiyle, insanlarla ve Rabbiyle arasını düzeltmeyi öğrenebilir. Zaten tahsilin asıl mânâsı da bu değil mi? "Okudum yazdım deme -Çok taat kıldım deme - Eğer Hakk'ı bilmezsen - Ha bir kuru emektir"

Necip Fazıl'ın tasavvufi yönü pek konuşulmuyor. Onun zirveye yerleşmesinde Abdulhakim Hazretleri'nin etkisi nedir?
"Arz-ı vâsi ister isen Kâmilin gir kabzına - Arş u kürsîden geniştir bir velînin ayası" buyuruyor Niyazi-i Mısrî Hazretleri. İnsanın, kendi nefsini ilah edinmekten kurtulup Rabbına kul olmayı öğrenmesi önce, yine kendisi gibi bir "beşer"in kendinden üstün ve kâmil olduğunu kabûl etmesiyle başlıyor. Bir kâmil nefesin üfleyip nefsimizdeki geçici alaka bendlerini yıkması gerekiyor. Kendisiyle meşguliyetten Hak için halkla meşguliyete geçmesi gerekiyor.

Anlamak ağlamaktır
Necip Fazıl'ın eserlerinde gelenekle kurduğu irtibat hakkında neler söylemek istersiniz?
Gelenek, bedende can gibi bir şey. Onunla irtibatı olmayan insan, ruhuyla bağlantısı kesilmiş "ebter" bir hâle geliyor. Necip Fazıl, "can damarı"nı bulmuş talihli öncü bir insan. O suya kendi gayretiyle ulaşamayacak olanlar için bir hayat kaynağı konumunda eserleri. Nasıl kaplıcalara şifalı sulara gidiyoruz, sıhhat bulmak için; Üstadın eserleri de manevi bünyemizin sıhhati için daimi bir istifade kaynağı. Bizler, "Çok ağlayıp az gülünmesini emri buyuran bir peygamberin "hüzünlü" ümmetiyiz. Necip Fazıl, bize "anlamanın ağlamak olduğunu" hatırlattı yeniden.
http://www.milligazete.com.tr/haber/ustadi-cok-seviyor-az-okuyoruz-127421.htm adresinden alıntı yapılmıştır.

Hiç yorum yok: