13 Mayıs 2009 Çarşamba

MFA/CANIM ANNEM



CANIM ANNEM
''anneler günü anısına tüm annelere"
Hayatımı kimliğine alışını resmetyeceğim anne. Sadece hasretimi ve sevgimi anlatacağım sana.
Kavuşmak nedir anne?
Üç kelime verdiler seni anlatmam için bana. Sadece üç kelime. Gözyaşı, sevgi ve hasret dediler. Hikayeni anlat deyip çekip gittiler anne. İşte anlatıyorum sana; sen çok uzaklardayken ben senin hikayeni anlatıyorum insanlara.
Dinle anne! Bak seni anlatıyorum :
Çocukken hatırladığım; senin camdan bakmalarındı. Evladım geliyor dercesine gözlerini görürdüm perdenin aralıklarından. Kapıyı açtığımda boynuma sarılır ve öpüp koklardın beni.
Beynime resmettim o anı ve sen hala o penceredesin anne. Yağmurlu bir günde şemsiyenin altında elimden tutuşun aklıma gelir. Beni okula ilk bırakışın. Ben küçük adımlarla ilerlerken senin çehrene bakar sen bana tebessüm ederdin .Ve okuldan çıkınca aynı manzara. Yağmur, şemsiye ve beni hayata bağlayan ellerin anne. Beni beklediğini biliyorum; geleceğim anne.
Büyüdükçe evladına kelimeler öğrettin. Hiç aklında çıkarma dedin ve ben hiç aklımdan çıkarmıyorum anne. Dedin ki ; “gözyaşlarını asla saklama”. Hiç saklamadım anne göz yaşlarımı. Dünyanın en kalabalık yerlerinde ağladım ve hiç saklamadım göz yaşlarımı. Uzaklara yolcu ederken evladını kulağıma bir cümle fısıldadın. Mevlana misali “ sen de en iyi olan ne ise insanlara ondan ver” dedin. Ve “Sevgini insanlardan esirgeme” diye ekledin anne. Senden uzak kalabalıklarda yaşarken insanlara hep sevgiden söz ettim. Senin cümlene cümle katıp sevgi ağacı oluşturdum anne. Her telefona sarılıp sesini duyunca “ seni seviyorum” dedim. Kapattığımda telefonlarımı ismini zikrettim hep. Ve her adımımda anne diye haykırdım.
Mesnevi dedi ki ; “sevgi teraziye sığmaz.” Senin o yüce sevgini nasıl sığdırayım terazime anne. Alem yaratılmış sevgiden; belli ki sana lütfedilmiş bu sevginin hepsi.
Gözlerimi kapatmış ruhumla seni arıyorum anne. Okuduğum her kelimede seni aradım. Yazdığım her cümleye adından harfler sığdırdım. Tut elimden sevgi deryandan bir damla daha ver bana. Muhtacım sevgine muhtacım anne. Cennet senin ayaklarına serpilirken tebessüm eder misin bana!
Sen firdevs bahçelerinde gezinirken elimden tutar mısın.!
Evladım diye bağrına basar mısın? Seni seviyorum anne.
Kavuşmak nedir anne?
Hasretin sırası şimdi. Hasrete sabrı öğüttüm, terbiyeyi sakladım içine ve o öğrettiğin her şeyi kuşatan edebi ekledim. Hani sen buluşmalarımızda “hasretine sahip çık” dedin ya annem. Hikayenin adını hasret koydum. Asla dinmeyecek olan hasret.
Anne , güneşin batışı ile karanlık çöküyor üstüme. Geceler soğuk ve yalnız geçiyor. Hasretini örtü yapıp sardım üstüme şimdilerde. Yanıyorum hasretinle anne. Bedenim musalla taşında ve sen çok uzaklardasın anne. Seni seviyorum seni çok seviyorum anne.
Seni anlatacak kelime bulamıyorum anne. Anlarsın o kocaman yüreğinle evladın gözyaşlarında seviyor seni.
Hikaye bitti anne ve sen hep başrolümdesin. Söz veriyorum sana ismini asla silmeyeceğim.
Seni seviyorum seni çok seviyorum anne.

mfa / 8 Mayıs 09

Hiç yorum yok: