17 Kasım 2009 Salı

ömer yusuf CAN / yaşama hakkı


Bu yazıyı “yaşamak güzel” diyen kadim dostum mfa ya ithaf ediyorum…


YAŞAMA HAKKI


Günlerden pazartesi haftanın en yoğun günü. Oturup biraz kendinizi dinlediğinizde hayat bütün argümanları ile üzerinize abanmaya kalkışır. Üstelik günlerden pazartesi malum haftanın en yoğun günü. Başınızı yukarılara taa yukarılara gökyüzüne kaldırdığınızda yoğun yağmurlarla yıkanır gider düşüncelerden tarumar olmuş benliğiniz. Bir yaşama hakkı saklıdır avuçlarınızda avuçlarınızı açıverseniz düşürüvereceksinizdir bu hakkınızı. Dönen dünyaya inat ayaklarınızı sabitleme çabasıyla geçer ömür yani bu bir kişilik taramasıdır. Nerde durduğunuz, hangi balkondan dünyayı seyrettiğiniz hangi kameraya gülümsediğinizle alakalıdır. Yaşamak nefes alıp vermelerin bittiğinde bitmez sadece üzerinize atılan birkaç kürek bu hakkı elinizden almış olmaz yalnızca bunun da ötesinde bunun çok çok ötesinde bir anlamı vardır.
Bugün yaşamla yaşanmamışlık arasında ki ince zarif bir çizgiyi seyrettim hastane koridorlarında. Yaradan sizi bir yerden alıp bir yerlere götürürken bir şeyler belletiyor sizi yoğuruyor yontuyor siz bir şeye dönüşüyorsunuz bu bir şey her insanda farklı tezahür ediyor. Allah bugün benden yaşama hakkını elinde bulundurmaya çalışan bir emekçi heykeli yarattı. La ilahe illallah’la bitirdiğimizde ezanı dedim ki kulağına eğilerek Muhammed’e ( hastanede kulağına ezan okuduğum çocuk) bunla bitmedi Muhammed bununla başlıyor hayat, hayatın bir ezan sesi gibi hoş ve zarif olsun. Biliyorum sana bağlı değildi dünyaya gelmek. Allahın sana verdiği bu yaşam hakkını kimseye verme. Küçücük avuçlarını açmaya zorlarlar seni açma yoksa düşürüverirsin bu hakkını… Değil mi ki bir ömür ancak bir kere sahneye koyulabiliyor. Prova yok Muhammed prova yok…

Mustafa YAKIŞIR
16 Kasım 09

Hiç yorum yok: