10 Nisan 2009 Cuma

SEVİNÇ / ÜSTAD


hayatın gayesi tek: sevinç... büyük ve sonsuz neş'e... fakat delinin,aptalın ve ahlaksızın ve yarı hayvanın neş'e si değil...gerçekten olgun ve ergin adamın neş'esi... belki tek damlası, okyanuslar kadar ağlanmadan ele geçemeyecek neş'e...

(paskal), geçirdiği fikir buhranının zehirli kıskacı içinde bütün sahte tesellilerini kaybederken şuna benzer bir çığlık koparmıştı:

- şevk,allahım,neş'e; gerçek, saf ve ulvi sevinç!

(paskal)ın görür gibi olduğu ilahi sevincin hakikatini yine bizim mutasavvıflarda bulabilirsiniz. ve o tükenmez sevinç kaynağının ismini de, binbir tarafa çizebilecek bir iştikak giriftliği içinde koymuşlardır: safa, saf, saffet, tasavvuf...

sevinmek, ah ne güzel şey!

sabaha karşı bir horoz ötüşü,uzaklarda üçbeş damlalık bir piyano sesi, güneş, dünya, renk, ışık; ve sevinç!

Beraber düşünen iki kişi, beraber kanat çırpan iki kuş ve sevinç!

Tüten baca, zıplayan çocuk, dönen değirmen, helezonlaşan fikir, plana giren vatan; ve sevinç...

Yaz geldi, sevinç; yaz gitti sevinç; ölüm var, sevinç;ölümsüzlük var, sevinç!

Beterini düşünmek, sevinç.af ve rahmet hazinesini fikretmek, sevinç!

ve nihayet ilk ve son müjde:

-Allah var, sevinin!

fakat...

fakat insanlık yıllardır öyle bir zift ve karanlık ikliminde yüzüyor ki, en geniş ve sonsuz manasıyla sevinmeyeimkan kalmıyor!

sevinç, Allahım,sevinç; teker teker üstün ve gerçek sebeplere bağlı saf, ulvi ve ilahi sevinç!

Bütün şehrin, bütün vatanın, bütün dünyanın çatılarında kasırga koparacak bir nida kuvvetiyle şu müjdenin, şu basitlerin en basit ve giriftlerin en girifti olan müjdenin sevinci:

-ALLAH VAR, SEVİNİN!!!

Hiç yorum yok: