2 Ekim 2009 Cuma

mfa/ cenazem

Yaşamı ve ölümü yaratan Rabbimin adı ile…

Bir an öldüğümü düşünmeliydim
Yaşamım da ölümüm de anlam dolu olmalıydı
Kendi cenazemi hayal etmeliydim
Yaşarken ölmek olmalıydı amacım

Tüm insanlığa çağrı yapılıyordu “Ebediyete giden biri var” diye. Musalla taşında iki metrelik bir tahtanın içinde. Sesler var uğultuya dönen. Sesler var uğultuya…Tam orta noktasında; insanların ibretlik bakışları arasında ötelere yolculuğun başlıyor. İsmin söylenmiyor böyle durumlarda; sıfatlar zikrediliyor baş uğurlayıcının dudaklarında. Omuzlarda taşınıyorsun; büyük güne dek zifiri karanlığına ya da cennet aydınlığına gidiyorsun. Ayak sesleri var ve dudaklarda fatihalar…
Kabre konulmak üzere kazılmış mezarın yanında tabutun içindeyim. Her yer kapkaranlık. Sesler var dışardan gelen. Ayrılanları ebediyete uğurlamak için dillerden dökülenler var kulağıma gelen. Eller hissediyorum adını mutluluk koyduğum bembeyaz… Eller hissediyorum; adını mutluluk koyduğum bembeyaz kefenimde. Kefenimde gölgeler görüyorum; mutluluğumu alıp ötelere götürecek olan gölgeler. “Ben asıl olanım gölge değilim” Diye bağırıyorum; fakat duymuyorlar. Yumrukluyorum kefenimi, görmüyorlar. Nefesimi ötelere üflüyorum, hissetmiyorlar. Çıkar yolu yok artık ebediyete gidiyorum. Çıkar yol yok artık…
Hesabın ağırlığı çöküyor üzerime. Kalbimde bir acı hissediyorum; kaldıramadığı yüklerin acısı…
Kare kare ömrüm gözlerimin önünde. Bedenimde bir üşüme. Yaptıklarım,yapmayı göze aldıklarım ve her şey an be an göz bebeklerimde. Ne hazin… *Zarif adamın deyişiyle; “ Seçkin bir insan değilim. İsmimin baş harfleri acz tutuyor. Bağışlamanı dilerim.”
Sonra konuşmalar takılıyor kulağıma kefenime toprak atılırken… Görüp de birazcık tanıyanlar : “ Daha gencecik delikanlıydı, uzun ömürler dilerdik onda; fakat baharı kısaymış” diyorlar.
Ölümün yaşı mı olurmuş diyorum. Ha bugün ha yarın… Ebediyet beklemez ki seni…
Yakınlarım, dostlarım ve tüm sevdiklerim ise: “Sevgiliydi ve bu kadar erken gitmemeliydi.” Diyerek gözyaşlarını saklamaya çalışıyorlar.
Tüm mesele buydu işte ;“Sevgiliydi ve bu kadar erken gitmemeliydi.”
Yakalamıştım anlam ötesini ; yaşarken de ölüyken de…

Temmuz 2008
MFA

* A.Cahit Zarifoğlu

Hiç yorum yok: